Prof. Dr. Müge Tamar

ÇOCUK VE GENÇLERDE DEPRESYON

DEPRESYON NEDİR?

  • Depresyon ve benzeri bozukluklar çocuk ve ergenlerde oldukça sık görülen, tekrarlayıcı, genellikle tedaviye iyi yanıt veren ancak tedavi edilmediğinde kronikleşebilen, şiddetli durumlarda intihar gibi ciddi sonuçları olabilen bir ruhsal bozukluktur. 
  • Herkes zaman zaman kendisini duygusal açıdan kötü hissedebilir.  Fakat bu duygular genellikle kısa sürelidir, birkaç gün içerisinde geçer.  Depresyon ise en az iki haftalık süre boyunca, hemen hergün hissedilen, gündelik yaşamı ve alışkanlıkları etkileyen, yaşam kalitesini azaltan bir durumdur. 

DEPRESYONDA OLAN ÇOCUKLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

  • Depresyonda olan çocuklar eskiden severek ve isteyerek yaptığı işlere karşı ilgisiz olurlar. Örneğin, oyunlarından eskisi kadar zevk almamaya; spor faliyetleri, arkadaşlarla dolaşma, sosyal ortamlara gitme gibi önceden keyif aldığı uğraşlardan uzaklaşmaya başlarlar. 
  • Depresyonu olan çocuklar, çabuk öfkelenirler, huzursuzdurlar ve ani tepkiler verirler. Önceden sakin ve uyumlu olan çocuk, basit olaylara sinirlenmeye, kızmaya, bağırıp çağırmaya ve tepki göstermeye başlar. Çevresindeki insanlara öfke patlamaları tarzında tepkileri olur. Ayrıca uyku ve iştah sorunları gözlenebilir.
  •  Depresif çocuklar halsizlikten ve yorgunluktan şikayet ederler. Dikkati yoğunlaştırmakta güçlük çeker ve bir konuyu anlamakta zorlanırlar. Okulda dersi takip edemez, masa başına oturduklarında dersle ilgilenemezler. Ödevlerine karşı ilgisizdirler. Ders çalışmak istenmezler. Öncesinde başarılı bir öğrenci olmasına karşın ders başarısında belirgin bir düşme gözlenir.
  • Kendine güven azalmıştır. Kendini beğenmez, güzel ya da sempatik bulmaz. Kendisini olumsuz kelimelerle anlatır. "Ben aptalım", "ben kötüyüm", "ben cahilim", "kimse beni sevmiyor", “ben yapamam.”, “ben beceremem.” düşünleri hakimdir. Bu nedenle başaracağı bir işe dahi girişmez.
  • Ergenlerde karşı cinse karşı ilginin azalması,  depresif süreçte ilgi azalmasının sonuçları arasındadır.  
  • Depresyonun asıl görünümü üzüntü ve kendini kötü hissetme ile belirgin olan depresif duygudurumdur. Dışarıdan bakıldığında çocuk mutsuz ve üzgün görünür. Ancak küçük çocuklar sözel iletişimi yeterince gelişmemiş ve kelime hazineleri yetersiz olduğundan duygularını rahatlıkla ifade edemeyebilirler. Dolayısıyla duygularını anlatmalarından ve ifade biçimlerinden çok oyunlar ve çizdikleri resimlerle açığa vurulur. Depresif çocukta kendini suçlama eğilimi belirgindir. Örneğin annesinin hastalığından ya da babasının işlerinin iyi gitmemesinden kendilerini sorumlu tutabilirler.

 

YAŞLARA GÖRE ÖNE DEPRESYON BELİRTİLERİ DEĞİŞİR Mİ?

A- Bebeklik ve izleyen dönem (24–30. aylara kadar)

  • Çocuğun yaşının küçük olması ölçüsünde, uyku ve yeme bozuklukları, cilt belirtileri (egzama) gibi somatik ifadeler ön plana çıkar. 
  • Bu bebekler bitkin, durgun, donuk bakışlı ve çevreye kayıtsız bir görünüm sergilerler.
  • Yaşına uygun ses oyunlarını (agu v.b.) ve el oyunlarını gerçekleştirmediği gibi, çevreyi merak ve keşif davranışlarını da göstermezler.
  • Bunların yerine kendi kendini uyarmaya yönelik basmakalıp-tekrarlayıcı davranış örüntüleri sergileyebilirler. Tablonun daha da ağırlaştığı durumlarda bebeğin psikomotor gelişimi yavaşlayabilir.

B- Küçük çocukluk dönemi (30 ay - 5-6 yaş)

  • Aşırı hareketlilik ve hırçınlık, çevreye ve kendine zarar verme,  tekrarlayıcı mastürbasyon,  içe  kapanma  vyae  aşırı  sükunet gözlemlenebilir.
  • Duygusal alanda istikrarsızlık ve anlık değişiklikler egemendir. Sevgi ve ilgi açlığı içinde yetişkine yaklaşan çocuk bir anda onu itebilir.
  • Uyku ve yeme bozukluğunun yanısırabedensel belirtiler daha ön plandadır.
  • Süreğen karın ağrıları daha çok küçük çocuklarda görülmekte,  yaş büyüdükçe  baş ağrısı, kol,  bacak ağrıları gibi belirtiler artmaktadır.
  • Edinilmiş becerilerde gerileme; enürezis (idrar kaçırma) ve enkoprezis (dışkı kaçırma) görülebilir.

C- Çocukluk dönemi (5-6 yaş - 12-13 yaş)

  • Yaşın büyümesiyle birlikte, gelişen zihinsel kapasite ve kendini ifade olanaklarına bağlı olarak belirtiler yetişkindeki depresyon tablosuna benzemeye başlar.
  • Depresif duygudurum “yapamam”, “bilmiyorum”, “yorgunum” gibi ifadelerle aktarılır.
  • Bunun yanında depresif duygulara karşı koymayı amaçlayan, saldırgan ve dürtüsel davranışlar, hırsızlık, yalan, okuldan veya evden kaçma şeklindeki belirtiler ortaya çıkabilir.
  • Okul başarısızlığı hemen hemen her olguda mevcuttur.

 

D- Ergenlik dönemi

  • Yetişkin depresyonunun başlangıcı olabilir.
  • Ergenin intihar girişimiyle yakından ilgili olması nedeniyle önemlidir.
  • Ergende çok sık rastlanılan ve neredeyse bu döneme damgasını vuran dürtüsellik ve eyleme vuruk davranışlar ergen depresyonunun özellikleridir.
  • Ergen depresyonunda sık rastlanan davranış bozuklukları tablonun kişilik patolojisine benzetilmesine yol açabilir.
  • Ergenlik başlangıçlı depresyon çocukluk depresyonuna göre erişkin depresyonuna daha çok benzerlik gösterir.
  • Alkol ve madde kullanımı görülebilir. Ergen depresyonunun ilk kez madde kullanımı ile başvurması mümkündür.  Bunun bir kısmı kendi kendini tedavi etme girişimi olabilir.
  • Ergenler, içinde bulundukları dönem itibariyle duygu, düşünce ve ilişkilerinde ani değişiklikler yaşarlar. Depresyondaki ergenler bu değişiklikleri daha hızlı yaşayabilirler.
  • Sosyal geri çekilme, ilgi ve etkinlikte azalma, arkadaş ilişkilerinde bozulma, okul başarısında düşme, okul ve evden kaçma, madde ve alkol kullanma eğilimi, intihar düşünce ve girişimleri görülebilir.
  • Duygudurum bozuklukları birincil veya başka bir ruhsal bozukluğa ikincil olabilir. Birincil durumlarda duygudurum bozukluğundan önce herhangi bir psikiyatrik bozukluk tanımlanmaz. Ikincil olanlarda ise Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu, Obsesif Kompülsif Bozukluk, Madde Kullanımı gibi durumlar  duygudurum bozukluğuna öncülük eder (Weller ve Weller 1990, Şenol ve ark. 1999).

 

DEPRESYON İÇİN RİSK ETMENLERİ NELERDİR?

  • Ailesel ve genetik risk etmenleri:
    • Ailede ve özellikle birinci derecede akrabalarda anksiyete ve depresyon bulunması, çocuklarda da daha yüksek anksiyete ve depresyon riskini ortaya çıkarmaktadır. Hem kalıtımsal etmenler hem de çocukluk çağında yaşanılan aile ortamı bu riskin ortaya çıkmasında önemlidir,
    • Olumsuz aile ortamı depresyon, intihar düşüncesi ve intihar girişimleri riskini arttırmaktadır. Aile yapısı ve fonksiyonu, özellikle duygusal destek azlığı intihar davranışıyla bağlantılı bulunmuştur. 
    • Depresyonu olan ergenler ailelerini daha çatışmalı, dışlayıcı, desteklemeyen ve kötüye kullanan gibi niteliklerle tanımlamalar. 
    • Ailede daha fazla çatışma olanlarda depresyonun tekrarlaması riski artar.
    • Ergen depresyonu riskini artıran diğer aile etmenleri sosyal desteğin olmayışı, boşanma, geniş aile, büyük kardeşin alkol madde bağımlılığıdır. Cinsel olarak kötüye kullanılmış olanlarda depresyon riski artar.
  •  Davranışsal ve duygusal risk etmenleri: İçe yöneltme eğilimi olan çocuk ve gençlerde, örneğin, utangaç, kaygılı, bağımlı, özellikle popüler olmadığı, güvenlikte olmadığı, kendine güvensiz olduğu konusunda sürekli düşünce uğraşları olan çocuk ve ergenlerde depresyon riski artmaktadır.
  • Kronik fiziksel hastalıklar: Uzun süren fiziksel hastalıklar depresyona neden olabilir veya var olan depresyonu alevlendirebilirler. 

 

DEPRESYON TEDAVİSİ NASIL OLMAKTADIR?

  • Çocuklarda depresyon tedavisinde ilaçlardan ve psikoterapiden yararlanılmaktadır.
  • Günümüzde depresyon tedavisinde çocuklarda güvenle kullanılabilen ilaçlar mevcuttur.
  • Psikoterapi yöntemlerden oyun tedavisi, destekleyici tedavi ve davranışçı tedaviler uygulanabilmektedir.
  • İlaç tedavisi ile psikoterapi yönteminin birlikte kullanıldığı durumlarda tedaviden alınan sonuçlar daha yüz güldürücüdür.
  • Depresif çocukların anne ve babalarının dikkat etmeleri gereken bazı noktalar vardır. 

 

DEPRESYONDA OLAN ÇOCUĞUN EBEVEYNLERİ NASIL DAVRANMALIDIR?

  • Tedavinin her aşamasında çocukla birlikte olunması, çocuğa karşı sabırlı, anlayışlı ve duyarlı olunması, sevildiğinin ve değerli olduğunun hissettirilmesi gerekir.
  • Bu çocuklar zaman zaman sinirli, hırçın ve huzursuz olabilirler. Bu ruh halinin anne ve baba tarafından sabırla ve anlayışla karşılanması ve çocukla çatışma oluşturacak tutum ve davranışlardan uzak durulması gerekmektedir. Davranışları nedeniyle suçlanan ve cezalandırılan çocuklar, aslında kendilerinde var olan suçluluk duygusunu daha yoğun yaşarlar.  Bu durum onların daha fazla içe kapanmasına neden olur.
  • Depresyonun tedavi edilebileceğinin unutulmaması gerekir.

 

ÖZETLE:

ÇOCUĞUNUZDA AŞAĞIDA BELİRTİLEN ÖZELLİKLERİN EN AZ BEŞ TANESİ, EN AZ İKİ HAFTADIR VARSA HEMEN BİR RUH SAĞLIĞI UZMANINA BAŞVURMALISINIZ !!

Depresif (üzüntülü) duygudurumu (çocuklarda öfkeli, hırçın davranış şeklinde kendini gösterebilir)

Azalmış ilgi/istek veya hemen tüm aktivitelerde azalmış zevk alma (çocuklarda oyun oynamayı bırakma)

Uyku bozukluğu

Kilo değişikliği veya iştah bozukluğu

Dikkat ve konsantrasyonun azalması

İntihar ve ölüm düşünceleri

Enerji kaybı

Aşırı hareketlilik ya da hareketlerde belirgin azalma

Değersizlik duyguları ve uygunsuz kendini suçlama

  

* Ergenler: KLINIK PSIKIYATRI 2004;Ek 2:84-92

ÇOCUK VE ERGENLERDE DEPRESYON

87KLINIK PSIKIYATRI 2004;Ek 2:84-92

TAMAR M, ÖZBARAN B.

 

* Doç. Dr. M. Levent Kayaalp

Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri

Depresyon, Somatizasyon ve Psikiyatrik Aciller Sempozyumu

2-3 Aralık 1999, İstanbul, s. 59-61  Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri

İ.Ü. Cerrahpaşa

Tıp Fakültesi

Sürekli Tıp Eğitimi Komisyonu